Kayserispor 1991-1992 Sezonu.
Oysa bugün dahi milli takım düzeyinde bir sağ bekti. Defansta Recep Çavcı, Mustafa Uğur, Zeki Arguvan ve tecrübeli Rıdvan Çeçen vardı. Orta sahada Kaptan Beyhan Çalışkan, Önder Çakar ve Malatyaspor’dan gelen Ceyhun Güray adeta teknik direktör Nevzat Güzelırmak ile yeniden doğmuşlardı. Forvette bir kral vardı: Muammer Nurlu (Ateş Muammer). Kayserispor o sezon birinci lige çıktıktan sonra, bu çekirdek kadro üzerine yaptığı transferle 1992-1993 sezonundan itibaren 1993-1994, 1994-1995 ve 1995-1996 sezonlarında üst üste 4 sezon, 1. ligde oynamıştı.
1992-1993 sezonunda iki Bosnalı yabancı oyuncu almıştık: Kaleci Enver Lugusic ve stoper Mesut Demirovic. Takıma Özcan Duman, Mehmet Soykök, Abdullah Duran, Salih Eken ve Hamdi Özturgut gibi iyi yerli oyuncular alınmıştı. Ancak forvette Muammer Nurlu dışında etkili bir oyuncumuz yoktu. Hücum gücü olarak Salih Eken, Hamdi Özturgut gibi oyuncular vardı ve hepsi de boyu kısa oyunculardı. Sonradan ara transferde uzun boylu Kemal Alispahic ve Cafer Aydın gibi forvet oyuncuları alınmıştı ancak Kemal Alispahic tabir yerindeyse ‘fos’ çıkmıştı. Cafer Aydın da o dönemler, biraz hızlı idi ama saha dışında…Sonradan Ankaragücü, Trabzonspor gibi takımlarda inanılmaz performanslar gösteren, çok yetenekli bir oyuncuydu, ama o tarihlerde dediğim gibi takıma çok da fayda sağlamıyordu. Teknik direktörlerimiz ligin ilk 14 haftasında Tınaz Tırpan, sonraki haftalarda ise Samet Aybaba idi. Tınaz Tırpan, takımda uzun boylu forvet olmadığından, zaman zaman stoper Mesut Demirovic’i forvete alıyor ve burada oynatıyordu. Halbuki Mesut Demirovic klasik bir stoperdi. Çaresizlik, farklı ve zekice hamleleri zorunlu kılıyordu. Bu tarz oyun ile bazı maçlarda başarılı da oluyordu. Demiroviç’in kafa ile indirdiği toplarla Hamdi, Muammer gibi oyuncularımız pozisyona giriyorlardı.
Galatasaray, bugün Fatih Terim dışında hangi teknik direktör olursa olsun, şu anki mevcut kadrosu ile ligde ilk dörde giremez. Çünkü ekonomik nedenlerle takım transfer yapamadığı gibi ödeme sıkıntıları yüzünden mevcut oyuncularından dahi tam verim alamıyor. Üstelik sakat oyuncuları da var. Takımın tek klasik forveti Eren Derdiyok sakat. Antalyaspor maçına da Fatih Terim, Porto maçında olduğu gibi forvet olarak Sinan Gümüş ile başladı ancak dakikalar ilerledikçe golü bulamayınca 76. dakikada Belhanda’yı çıkartıp stoper Maicon’u oyuna aldı ve forvet oynattı. Olmadı bu defa, 85. dakikada Onyekuru’yu çıkardı ve oyuna stoper ve ön libero Ryan Donk’u aldı ve onu da ileri uçta oynattı. Sonuç: 87. dakikada Galatasaray deplasmanda golü buldu ve maçı 1-0 kazandı. Teknik direktör, zorda kalınca nasıl da güzel hamleler yapabiliyorun bir örneğini verdi Fatih Terim. Tıpkı 1992 senesinde Tınaz Tırpan’ın Demirovic’i forvete alma hamlesi gibiydi Terim’in hamlesi.
Ve Kayseri Kadir Has Stadyumu: Kayserispor-Rizespor maçı. Kayserispor 4. haftada Fenerbahçe’yi 3-2 yendikten sonra, son üç haftadır mağlup oluyordu. Bu yönüyle Rizespor maçı çok önemliydi. Üstelik takımda anlaşılmaz şekilde üst üste sakatlıklar oluyor. Sakıp Özberk’ten sonra Oğuzhan Berber, Deniz Türüç, Hasan Hüseyin Acar ve Kana Bıyık, hepsi sakat. Kadro zaten dar. 12. dakikada Rajko Rotman oyundan atıldı ve 25. dakikada 1-0 yenik duruma düştük. Allah’tan Rizespor’dan da bir oyuncu kırmızı kart gördü ve oyunu dengeleyecek fırsatı elde ettik. İkinci yarıda Umut Bulut’un inanılmaz isteği ve oyunu ile 73. dakikada 2-1 öne geçtik. 80. dakikada Kayserispor 2-1 önde iken, takım da yorulmuşken, teknik direktör Ertuğrul Sağlam anlaşılmaz bir hamle ile orta sahadan Bernard Mensah’ı çıkartıp Asomoah Gyan’ı oyuna aldı. Oysa takım önde, üstelik yorulmuş. Yapılacak en önemli hamle Kucher’i oyuna alıp defansı kalabalıklaştırmak ve beşli bir defans anlayışına geçmek. Rotman da yok zaten. Ama Ertuğrul Sağlam, forvette iyi oynayan Umut Bulut’u üçlünün sağına çekip, Chery’i de Şamil Cinaz’ın yanına orta sahaya çekiyor. Takım zaten yorulmuş, Chery ortayı kapabilir mi hiç…Zaten gol de orta göbeği kapatamayıp, rakip ön liberosu Ali Çamdalı’na antremanda dahi olmayacak rahatlıkta bir şut imkanı tanımak nedeniyle geldi.
Evet, Bu da bizim Ertuğrul Sağlam’ın hamlesiydi. Oysa hep ‘formsuz’ olduğunu söylediğim Ertuğrul Sağlam Bursaspor’u şampiyonluğa taşırken, 2009 yılında ligin 17. haftasında İstanbul’da Beşiktaş ile oynuyordu. Takımın önemli isimlerinden Yusuf Şimşek Beşiktaş’a transfer olmuştu. Maçta Beşiktaş 2-1 öndeydi. Ertuğrul Sağlam, oyunun 84. dakikasında Sercan Yıldırım’ı çıkartıp, oyuna stoper Ömer Erdoğan’ı alıyordu. Takım 2-1 mağlupken herkes bu hamleye şaşırıyordu, çünkü bir forvet çıkıyor ve bir stoper giriyordu. Ama stoper Ömer Erdoğan maçta forvet oynayacaktı. Ömer Erdoğan oyuna girdikten bir dakika sonra kafa ile topu Ivan Ergic’e indiriyor, Ergic de golü atıyor ve durumu 2-2 yapıyordu. Ömer Erdoğan, Beşiktaş defansının dengesini bozuyordu. Ardından 89. dakikada bu defa bir başka stoper Tomas Zapotocny sahneye çıkıyor ve attığı kafa golü ile Bursaspor’u 3-2 öne geçiriyordu. Bu maç, Bursaspor’un şampiyon olması yolunda inancını pekiştiren bir dönüm olmuştu.
O Ertuğrul Sağlam’dan bugüne…Gerçekten bir teknik direktör bir maçı kaybetmek istese ancak böyle bir hamle yapar. Asomoah Gyan, ligin ilk yedi haftasında doğru dürüst oynamamış. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi. Tıpkı ondan önceki 3-4 sezon olduğu gibi. Takım on kişi oynarken, golcü Umut Bulut harika oynarken, oyunun son on dakikasında bir teknik direktör nasıl böyle bir hamle yapar, anlamak inanın mümkün değil. En basit teknik direktörlük ilkesidir: “Takım iyi giderken zorunlu nedenler olmadıkça sorun olmayan bölgedeki oyuncunun yeri değiştirilmez.” Sen niye, hem Umut Bulut’un hem Chery’nin yerini değiştiriyorsun..Asomoah Gyan için…Bu Asomoah Gyan hiç oynamadan hem yönetimin, hem Ertuğrul Sağlam’ın sonunu hazırlıyor haberiniz olsun.
ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ VE ÜLKEMİZ
Eleştirmek, daima ifade özgürlüğünün bir parçası olarak görülür. Evet, insanın düşüncelerini serdetmesi en temel insan haklarından ve demokratik sistemlerin de temin ettiği bir hak. Ancak eskinin pek çok şeyinin bugünden güzel olması gibi eleştiri kültürü de günümüzden daha üstün idi. Şimdilerde eleştiri yapıyoruz diyenler küfür etmeye başladı. Bu eleştiri değil. Kimsenin, başkasını eleştiriyorum diye rencide edici sözler sarfetmeye hakkı yok. Öte yandan eleştiri bir kültür ise eleştiri almak da bir kültür. Hakaret içermeyen, düzeyli ifade edilen eleştiri temel haklardandır ve toplumlar için faydalıdır. Buna rağmen ülkemizde son dönemlerde bu tür eleştirilerin dahi kimsenin hoşuna gitmediği görülmekte..Sporda, sanatta, siyasette, ülke yönetiminde bu tür düzeyli eleştiriler de hoş karşılanmamakta. Tabii her düzeyli eleştiriyi de aynı kategoriye koymak mümkün değil. Örneğin son dönemde devlete ilişkin yapılan, açık olarak ifade edilen eleştiriler görüyoruz. Kısmen haklılık payı da var. Ancak bakıyorsunuz, gücünü kaybeden gruplar da eleştiri yapıyor. Oysa gerçekten milletin evlatlarının adil bir yarış ile bir yerlere gelebildiği, dini/siyasi/fetömsü çıkar odaklı grupların değil, milletin hakim olduğu bir yapının yasal güvencelerle tesis edildiği bir devlet yapısı neden ortaya çıkarılmıyor şeklinde eleştirmek en doğrusu. Yani kişisel/grup menfaatlerine göre değil, devlet/millet paydalı eleştirmek gerekiyor.
Kayserisporumuzu da kişisel/grup odaklı ve kötüye gidişten sevinen bir anlayış ile değil; bu takımı nasıl daha iyiye götürebiliriz şeklinde eleştirmek gerekiyor. Yöneticilerimiz, teknik ekip ve futbolcularımızın da bu yapıcı eleştirilerden pay çıkartmaları gerekiyor. Beşiktaş maçından sonra teknik direktörün, futbolcu ile yaşadığı olayın soyunma odası dışına çıkartılması, kullanılan üslup, bunlar takımda sorunlar olduğunu gösteriyor. Rizespor maçında beğenilmeyip gönderilen Boldrin’in performansını herkes gördü. Kucher de dışlanmış durumda. Futbolcuyu kaybetmek maharet değil, kazanmak maharet. Bu nedenle Yönetim de bir an önce özeleştirisini yapıp, gerekli ise bir teknik direktör değişikliğine çok geç olmadan gitmelidir. Çünkü vaziyet bu hali tescil ediyor..
Selim DÜNDAR
Facebook Yorumları