Almanya'da doğup büyüdü, futbol okuluyla 3 yaşında tanıştı. Koblenz'in ardından 3 yıl Kaiserslautern altyapısında yetişip bu sezonun başında Bundesliga takımlarından Mainz'a transfer oldu. U21 Takımımızın formasını giyiyor ve sol bek oynuyor. Uzun yıllar orta sahada oyun kurucu oynamanın verdiği güvenle topu iyi kullanabiliyor. Hikâyesinin en ilginç tarafı ise biri kız biri erkek iki kardeşinin de lisanslı futbolcu olması.
Röportaj: Mazlum Uluç / TamSaha
Bu sezon Bundesliga ekiplerinden Mainz'a transfer olarak dikkatleri üzerine çektin. Ümit Milli Takımımızın da oyuncularından birisin. Seni biraz daha yakından tanımak istiyoruz.
1989 yılında Almanya'da Neuwied şehrinde doğdum. Futbola başladığımda 3 yaşındaydım. Yaşadığımız kasabanın takımında başlayıp ardından Koblenz'de forma giydim. Koblenz B Genç Takımı'nda 2 sene oynadıktan sonra 16 yaşında Kaiserslautern'e transfer oldum. 3 yıl A Genç ve PAF takımlarında oynadıktan sonra Haziran ayında Mainz'a imza attım. Kaiserslautern benim kalmamı isteyip A takım için sözleşme teklif etti ama ben tercihimi Mainz'dan yana kullandım.
Bu tercihin nedeni neydi?
Mainz'ın Teknik Direktörü Jörn Andersen'le görüştüm ve bana güvendiğini söyledi. Onlar da Kaiserslautren gibi 2. Lig'de oynuyorlardı ama Bundesliga 1'e çıktılar. Jörn Andersen'le yaptığım konuşmada bana, "Sana şans tanıyacağım" dedi ve ben de bu sözüne güvenerek imza attım. Şimdi her şey bana bağlı.
Mainz'da rekabete gireceğin sol bekler kimler?
O bölgede üç oyuncu var; Peter van der Hayden, Zsolt Löw ve Marco Rose. İkisi 32, biri 30 yaşında. Bense 19 yaşındayım. Teknik direktörümüz de bana, "Takımın en genç oyuncusu sensin. Bu sene oynayamasan bile önümüzdeki sezon kesinlikle oynarsın" diyerek güvence verdi.
Şimdi biraz geçmişe dönelim istersen. Bize ailenden söz eder misin?
Annem ve babam Ispartalı. Türkiye'de evlenip Almanya'ya gitmişler. Ben de orada doğdum. Üç kardeşiz. Bir erkek, bir kız kardeşim var ve onlar da futbolcu. 16 yaşındaki erkek kardeşim Koblenz'de orta sahanın ortasında oynuyor. 14 yaşındaki kız kardeşim ise kasaba takımının santrforu. Gerçekten de iyi bir golcü.
Nasıl oldu da üç kardeş birden futbolcu oldunuz? Babanın futbolla bir ilgisi var mıydı?
Hayır, babam hiç futbol oynamamış ama futbolcu olmamız için bizi çok destekledi. Bugünleri gördüğüm için onlara çok teşekkür ediyorum. Üzerimde büyük emekleri var.
Peki, 3 yaş futbola başlamak için çok erken değil miydi?
Annem ve babam çalıştığı için beni anneannem ile dedem büyüttü. Onlar da benim küçüklüğümden söz ederken futbola ne kadar hevesli olduğumu anlatıyor. Sürekli topun arkasından koşturuyormuşum. Dedem bir gün kasaba takımına gidip beni yazdırmış ve böylece futbola başlamışım.
İkinci mesleğim muhasebecilik
Bu arada eğitimini ne yaptın?
Almanya'da okula gittim. Kaiserslutern'de oynamaya başladığımda ise 3 sene muhasebe bürosunda çalıştım. Muhasebeci belgesi alabilmek için girdiğim sözlüyü geçtim. Son bir sınava daha girip başardığımda diplomamı alacağım.
Neden böyle bir yol seçtin kendine?
Futboldan sonra da bir hayat var. Kendimi o hayata hazırlamak için böyle bir eğitim aldım. Futboldan sonra antrenörlük ya da menajerlik yaparsam, muhasebe bilgisine ihtiyacım olacağını düşündüm. Ayrıca futbol, içinde sakatlığın da bulunduğu bir spor ve insanın elinde ikinci bir mesleğin de bulunması avantaj diye düşünüyorum.
Başka spor branşlarına da ilgin var mı?
Oynama anlamında değil ama izleyici olarak tenis ve Formula 1 meraklısıyım. İkisini de izlemeyi seviyorum. Formula 1 merakım da Michael Schumacher'den kaynaklanıyor.
Futbola başladığın dönemde, "Onun gibi olmak itiyorum" dediğin bir oyuncu var mıydı?
15 yaşıma kadar orta sahanın ortasında oyun kurucu olarak oynuyordum ve o dönemde Zinedine Zidane'ı beğeniyordum. Sol bek oynamaya başladıktan sonra ise Philipp Lahm ve Hakan Balta en beğendiğim oyuncular.
Orta saha oyuncusuyken sol beke dönüşün nasıl oldu?
Kaiserslautern'e geldiğimde orta sahada oynuyordum. Ancak antrenörümüz, "Şu anda orta sahanın ortasında senden daha iyi oyuncularımız var" dedi. Ben de "Peki, ben her bölgede görev almaya hazırım" cevabını verdim ve ondan sonra sol bek oynamaya başladım.
Hücuma katılmayı seviyorum
Orta sahada serbest oynayan bir oyuncu olarak, önceliği savunma yapmak olan sol beke dönüşmek senin açından zorluğa yol açmadı mı?
Başlangıçta oldukça zorlandım ama antrenmanlarda sürekli elimden gelenin fazlasını yapmaya çalıştım, arkası da kendiliğinden geldi. Sol bek oynamayı öğrendim ve başarılı da oldum. Zaten daha önce oyun kurucu olarak oynadığım için tekniğim oldukça iyiydi. Dolayısıyla şimdi başarılı bir sol bek olduğumu söyleyebilirim.
Modern futbol beklerin de oyun kurucu özelliğinde olmasını istiyor. Dolayısıyla senin daha önce oynadığın bölge gereği bu konuda bir avantaja sahip olduğun söylenebilir değil mi?
Evet. Geçekten de önemli bir avantaj. Zaten çok fazla geride oynamayı seven bir oyuncu değilim ve oyunu öne doğru oynamaktan hoşlanıyorum. Hücuma ne kadar fazla katkı yaparsam hem ben kendimi o derecede görevini yapmış hissediyorum hem de izleyenler ve antrenörlerim benim bu performansımdan memnun kalıyor.
İki ayağını da kullanabilen bir oyuncu musun?
Kullanıyorum, ancak sol ayağım çok daha iyi. Zaten dünyada sol ayaklı oyuncu sayısı çok fazla değil ve özellikle sol bek mevkiinde ciddi bir eksiklik var. Ben de sol ayağımı iyi kullanmanın avantajını yaşadığımı düşünüyorum.
Hayat felsefem çalışma ve disiplin
3 yaşında futbola başladığında seninle birlikte pek çok çocuk da futbola adım atmıştı. Ama sen onların birçoğunu geçerek bugün bir Bundesliga oyuncusuna dönüştün ve U21 Takımımızın da formasını giyiyorsun. Seni diğerlerinin önüne geçiren ve bu noktaya gelmeni sağlayan özelliklerin nelerdi?
Aslında benim açımdan kolaydı. Çünkü hiçbir zaman gece hayatım olmadı. Almanya'da çocukların gece hayatı 14 yaşından itibaren başlar. Ama ben hiçbir zaman o yolda yürümedim. Zaten annem-babam da bu konuda çok dikkatliydi. Kız arkadaş seçiminde de çok dikkatli davrandım. Kız arkadaşların oyuncuları fazlasıyla bozduğuna şahit oldum ve bu konuda doğru adımlar atmaya çalışıyorum. Hep futbola konsantre oldum ve çalışmaya çok özen gösterdim. Zaten çalışmayı seven bir oyuncuyum. Bugünlere gelmemi de çalışmaya ve disiplinli bir hayat sürmeme borçluyum.
Oyuncunun gelişmesi açısından kendi içinde yaptığı muhasebe oldukça önemli. Oynadığın maçların ardından bu tip muhasebeler yapar mısın, artı ve eksilerini değerlendirir misin?
Maçlardan sonra, "Bunları kötü yaptım, şunları daha iyi yapabilirdim" diye düşünürüm. Koblenz'de oynamaya başladığım dönemden beri babam her maçıma gelir ve bir antrenör gibi bana hatalarımı gösterir, daha iyi olmam için neler yapmam gerektiğini söyler. Maçtan sonra ben de kasetleri izler ve hatalarımı, eksiklerimi görmeye çalışırım.
Genç bir oyuncu olduğun için mutlaka gelişmeye de açıksın. Sence hangi konularda daha iyi olman gerektiğini düşünüyorsun?
Bir oyuncuda teknik ya vardır ya yoktur. Bu konuda iyi olduğum düşünüyorum. Aslında süratim de kötü değil ama bu konuda kendimi biraz daha geliştirmem gerektiğinin farkındayım.
Kazanmak ve kaybetmek futbolun içindeki doğal sonuçlar. Sen kendi içinde bu iki sonucu nasıl karşılıyorsun?
Küçükken kaybettiğim maçlardan sonra ağlardım. Şimdi de üzülüyorum ama tabii ki ağlamıyorum. Sahaya çıktığımda her zaman kazanmak isteyen bir oyuncuyum. Bir takım kazandığında karşısındakinin kaybettiğini ve onların da bu üzücü duyguları yaşadığını biliyorum ama yine de kazanmaktan başka bir şey düşünmüyorum.
Turkcell Süper Lig'i izliyor musun?
Elbette, oldukça yakından izliyorum. Zaten Mainz'a transfer olmadan önce Türkiye'den de transfer teklifleri almıştım. En önemlisi de Trabzonspor'dan aldığım teklifti ve gerçekten de ciddi transfer görüşmeleri yaptık. Ailemle ve menajerimle görüştüm ama sonuçta Almanya'da 1-2 yıl daha oynamaya karar verdim. Bundesliga'da 1-2 sezon geçirmenin futboluma önemli katkılar yapacağına inanıyorum. Sonrasında ise Turkcell Süper Lig'de oynamayı ben de istiyorum.
Bundesliga'da oynamak daha zor
Turkcell Süper Lig'deki rekabeti nasıl değerlendiriyorsun? Almanya'dakine benzer bir rekabet Türkiye'de de yaşandı.
Doğru, yaşandı ama Almanya'daki futbol, Türkiye'dekinden biraz daha farklı. Orada kulüp yapıları çok daha sağlam ve daha modern bir futbol oynanıyor. Örnek vermek gerekirse, Almanya'da takım oyununun Türkiye'dekine oranla çok daha güçlü olduğunu söyleyebilirim. Hücumdaki oyuncular bile savunma anlamında önemli görevler yükleniyor. Taktik uyuma çok dikkat ediliyor. Bence Bundesliga'da oynamak, Turkcell Süper Lig'de oynamaktan çok daha zor. Türkiye'ye gelen yabancı oyuncular saha içi açısından çok daha rahat bir ortamda futbol oynuyor. Ama bu sezon açıkça görüldü ki Türkiye'de de bazı şeyler olumlu yönde değişiyor ve ülke futbolu açısından bunun sevindirici bir gelişme olduğunu gözlemliyorum.
Genç Milli Takımlara ilk çağırıldığın dönemi hatırlıyor musun?
Bundan 2 sezon önce Kaiserslautern'in A Genç Takımında oynarken Ahmet Ceylan tarafından U19 Takımına çağrılmıştım. Rusya'ya karşı maçımız vardı ve o maçta oynamıştım. Ondan sonra uzun süre davet edilmedim. Kaiserslautern'in PAF takımına çıktığımda Hami Mandıralı Hocam tarafından U21 kadrosuna çağırıldım ve o maçta iyi oynayınca Ümit Milli Takım'dan sürekli davet almaya başladım. En büyük hayalim ise bir gün A Milli Takım formasını giyebilmek.
Almanya'da oynayan ve henüz Bundesliga'da forma giyme fırsatı bulamamış genç bir oyuncu olarak Türk Milli Takımlarından davet almak sana neler hissettiriyor?
Benim için çok gurur verici bir olay bu. Ailem de benim Milli Takım formasını giymemden büyük bir sevinç ve onur duyuyor. Zaten küçüklüğümden beri kafamda hep Türkiye için oynama düşüncesi vardı ve bu hayali gerçekleştirmek bana büyük bir mutluluk veriyor.
Almanya'dan milli takım için davet almış mıydın?
Beni düşündüklerini biliyordum ama Türkiye tarafından seçilince bu fikirlerinden vazgeçtiler. Benim açımdan Türkiye için oynamak çok farklı bir duygu.
Buradaki arkadaşlık Almanya'da yok
Milli Takımlarda oynamak futboluna ve genel olarak sana bir şeyler katıyor mu?
Elbette katıyor. Bir kere buradaki takım arkadaşlarımla çok şey paylaşıyoruz. Buradaki arkadaşlık Almanya'da kesinlikle yok. Türkiye'de kendimi çok sıcak bir ortamın içinde buluyorum. Milli Takımlarda oynadığım maçlar ise bana hem özgüven hem de uluslararası tecrübe kazandırıyor. Hem antrenörlerimizden hem de maç için gittiğimiz farklı ülke ve şehirlerden çok şey öğreniyorum.
U21 Takımımız ilk iki maçında İrlanda Cumhuriyeti ve Ermenistan'ı deplasmanda farklı skorlarla mağlup etti. Lider olanın play-off oynayacağı bu gruptaki şansımızı nasıl değerlendiriyorsun?
İki maçta aldığımız 6 puan gerçekten de çok iyi başlangıç yapmamızı sağladı. İyi başladık ve devamını getirmek istiyoruz. Ben diğer takımlara değil sadece kendimize bakıyorum. Biz kendi futbolumuzu oynarsak bu gruptan kesinlikle birinci olarak çıkarız.
Hocalarınla ilişkilerin nasıl?
Gayet güzel. Almanya'da olduğum dönemde de zaman zaman beni arıyor ve sürekli olarak kendimi takımın bir parçası olarak hissetmemi sağlıyorlar. Böyle jestler oyuncunun motivasyonu için çok önemli.
Futboldan para kazanmaya başladın mı?
Evet. Kaiserslautern'de genç takımlar düzeyinde oynadığım için fazla para kazanamamıştım. Ama şimdi Bundesliga takımı Mainz'a transfer olunca elime oldukça iyi bir para geçti. Bu parayla aileme yardımcı olmak istiyorum. Çünkü bugüne gelmemde ailemin payı çok büyük.
Arkadaşların senin nasıl bir insan olduğunu düşünüyor? En belirgin karakteristik özelliğin nedir?
Beni yakından tanıyan arkadaşlarım iyi bir insan olduğumu düşünür. Uzaktan soğuk gibi görünürüm ama samimi olduğum insanlarla ilişkilerim gayet iyidir. Soğuk görünmemin nedeni ise çok konuşkan birisi olmamam.
Yoldan çıkarmaya çalışana kızarım
Seni en çok kızdıran şey nedir?
Arkadaşlarımı seçerken çok özen gösteririm. Günümüzde arkadaş görünümündeki birçok insan sizi yoldan çıkarmaya çalışıyor. Onlara çok dikkat ederim ve benden bu tip şeyler isteyen arkadaşlara çok kızarım. Çünkü onların benim geleceğimi zarara uğratacağını düşünürüm.
Biraz bahsettin ama daha uzun vadede kariyer planlamanda neler var?
Öncelikle Mainz'da bir-iki sezon oynayıp sonrasında Bundesliga'nın dışında bir Avrupa ligine gitmek istiyorum. İspanya ve İngiltere ligleri öncelikli hayallerim. Ancak bir dönem Turkcell Süper Lig'de oynamayı da çok istiyorum. Çünkü ileride burada yaşamayı planlıyorum.
İngiltere veya İspanya'da oynamak istediğini söyledin. Orada özel olarak oynamak istediğin takımlar var mı?
İngiltere'de Manchester United'ı, İspanya'da ise Barcelona'yı çok beğeniyorum. İki takım da gerçekten mükemmel futbol oynuyor. Özellikle Barcelona'nın oynadığı futbol çok üst düzeyde. Ayağa çabuk paslarla oynadıkları futbol çok keyif verici. İspanya Milli Takımı da aynı anlayışla oynuyor ve gerçekten de rakiplerini korkutan bir takım. Elde ettikleri başarıyı da hak ediyorlar.
Futbolun dışında neler yaparsın, hobilerin neler?
Arkadaşlarımla gezip sohbet etmekten ve başka sporlar yapmaktan hoşlanıyorum. Tenis oynamayı ve yüzmeyi seviyorum. Sinemaya giderim. Boş vakitlerimde ailemle zaman geçirmekten de mutluluk duyuyorum. Müzik dinlemeyi seviyorum. Favori tarzım ise hip-hop.
Facebook Yorumları