‘Kaleci daima kaybetmeye mahkumdur çünkü golsüz bir maç sefaletin, iflasın olmadığı kapitalizm, hatta cehenneme inanılmayan Hristiyanlık gibi bir şeydir!’
Kim mi söylemiş bu sözleri? Toni Schumacher; Hani 1980 Avrupa Şampiyonası finallerinde parmağının kırık olduğunu gizleyecek kadar cesur; 1982 Dünya Kupası’nda Battiston’un göğsüne tekmeyi basıp neredeyse öldürecek derece de gaddar; futbolun perde arkasında yaşananları ifşa edecek ölçüde saf kaleci....
Düşünebiliyor musunuz; Battiston’a attığı tekmenin ardından Fransızların en nefret ettiği insanlar sıralamasında Adolf Hitler’in ve Benito Mussoli’nin dahi önüne geçmişti! Ona takılan lakaplarda iç açıcı değildi üstelik; Katil, Sevilla Canavarı ve SS Schumacher yani Nazi Schumacher! Bu durumu normal karşılamak lazımdı zira Battiston’un yediği tekmenin ardından şuuru kapanmış, bakışları donuklamış, arkadaşları onu öldü sanmıştı; zedelenen omurgası, kırılan dişleri de cabası!
Ve Alman kaleci yaptığı kasaplığın ardından yerde yatan rakibine bakmadığı gibi, onun dişlerini kaybettiğini öğrendiğinde de ‘Hepsi buysa parasını ben öderim!’ deme cüretini göstermişti. Neyse ki sonradan özür dilemeyi akıl edecek ve bu özrü de Fransız oyuncu tarafından kabul edilecekti...
1954 Mart’ında dünyaya gelen ve yolu bir ara Türkiye’yle kesişen, 76 kez Alman Milli Takım formasını üzerine geçiren Schumacher, bilhassa karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda uyguladığı teknikle hafızalara kazınmıştı. Dizlerinden onun kadar ameliyat geçiren, ciddi problemler yaşayan başka birisi eminiz 38 yaşına kadar sahalarda kalamazdı...
42'sinde Borussia Dortmund kalesinde göründüysede kaleci antrenörüydü ve bitime sayılı dakikalar kala Hitzfeld tarafından onore edilmek için oyuna alınmıştı...
Fenerbahçe’de ilk sezonunda başarılı bir performans çizmiş, sonraları irtifa kaybına uğramıştı. Yakalandığı mikrobik sarılığın iyi başlayan Türkiye macerasının güzel sonlanmasına set çektiği söylenebilirsede, unutmamalı ki o ülkemize 84 gol yiyerek küme düşmüş Schalke 04’ün kalecisi olarak gelmişti. Ve 77 golden bizzat sorumluydu!
Schumacher göz dolduran bir stile sahip değilken topa karşı yumuşak olduğu da söylenemezdi. Yan toplara çıkmayı sevmezken arada bir çıktıklarında da blokajı değil yumruğu yeğlerdi. Baş hizasının altına gelen toplara bile genellikle ters eliyle atlayarak yanlış teknik kullanırdı. Ama sıkı durun; gerçek mana da iyi kaleciydi. İyi kaleciydi çünkü ayakta kalırdı, iyi kaleciydi çünkü güçlü reaksiyon süratine sahipti. İyi kaleciydi çünkü topa çıkarken ve atlarken caydırıcıydı. İyi kaleciydi zira oyuna gerektiği gibi üst düzeyde konsantre olmasını bilirdi...
Türkiye’de yalnızca Fener taraftarlarının değil pek çok futbol sevdalısının sevgisine mazhar olmuş Schumacher’in, aktif futbolu sonlandırdıktan sonra coğrafyamızda hocalık yapmayışı da, ilginç doğrusu...
Kim bilir belki de ‘Jübilemden gelen paralarla çocuk hastanesi!’ yaptıracağım sözünü verip tutmayışı önünü kesmiştir. Ülkemiz insanını kandırmak nedendir bilinmez yabancılar için hep kolay olmuştur...
Fatih Uraz
Facebook Yorumları