Ömer Şişmanoğlu: Golcünün Gözü İyi Olmalı – Röportaj
Ömer Şişmanoğlu, Almanya'da doğan ve başarı merdivenlerini hızla çıkarak St. Pauli'nin A takımında oynama başlayan bir oyuncu. Aynı dönemde Genç Milli Takımların ardından Ümit Milli Takımımızın formasını giymeye başladı ve U21 Avrupa Şampiyonası elemelerindeki ilk İrlanda Cumhuriyeti maçında golle tanışıp ardından Kayserispor'a transfer oldu. Bir golcünün en önemli özelliğinin oyunu iyi görebilmek olduğunu söylerken kendini eleştirmeyi de biliyor ve gelişmeye açık bir kimlik sergiliyor.
Röportaj: Nihat Özten / TamSaha
Hem Kayserispor'un hem de Türk Milli Takımlarının gelecekte çok şey beklediği yıldız adaylarından birisin. Seni biraz daha yakından tanımak adına "Ömer Şişmanoğlu kimdir?" diye sorarak başlayalım. Almanya'nın Hamburg kentinde 1 Ağustos 1989 tarihinde doğdum. Babamın adı Hasan, annemin adı Nimet. 3 kardeşiz. Kız kardeşim Selma 12, erkek kardeşim Yasin ise 13 yaşında. Ailen ne zamandan beri Almanya'da yaşıyor?
Babam sanırım 20 yıldır Almanya'da yaşıyor. Aslen Kastamonuluyuz. Babam Kastamonu'da doğmuş ama İstanbul'da büyümüş. Daha önce Almanya'ya gelen amcam onu da yanına getirmiş. Babam uzun yıllar haberleşme üzerine çalıştı ve emekli oldu.
Antrenörlüğümü babam yaptı Ailende senin dışında futbolla ilgilenen kimse var mı? Tabii var. Babam zaten uzunca bir süre benim antrenörlüğümü yaptı. Benim futbolcu olmamı sağlayan kişi babamdır. Her zaman bana destek oldu. Ayrıca kardeşim Yasin de futbolu çok seviyor. Şu anda Türkiyemspor'da oynuyor. Baban St. Pauli'de antrenör mü? Şimdi bıraktı ama St. Pauli'ye geldiğim ilk dönemde benim antrenörlüğümü yapmıştı. Zaten önce de Vatangücü'nde antrenörümdü. Sonra ben takımda üst kategorilere çıkmaya başlayınca o da antrenörlüğü bıraktı. Biraz daha başa, futbola başlangıç hikâyene dönelim istersen. Futbola 4 yaşında başladım. Bir kuzenim vardı. O futbola başlamıştı ve ben de onun sayesinde heveslendim. Onu izledikten sonra babama "Ben de oynamak istiyorum" dedim. Babam da antrenörle konuşup çalışma saatlerini öğrendikten sonra beni kulübe götürdü. Ama ben ilk antrenmanda çok komik bir şey yaptım. (Gülüyor) İlk golü kendi kaleme attım Ne yaptın? Daha önce hiç futbol oynamamıştım. Sadece topun kaleye atılacağını biliyordum. Maç sırasında top bana geldiği zaman kaleyi boş görünce gol attım ve sevinmeye başladım. Ama gol attığım kale bizim kalemizmiş. Sonra babam bana futbolun öyle bir şey olmadığını öğretti. Kitaplardan falan oyunun nasıl oynanacağını, kurallarını, antrenmanın nasıl yapılacağını anlattı. Yaklaşık 1 yıl sonra nasıl oynanacağını öğrenmiş olarak futbol oynamaya başladım. Sonrasında da iyi oynadım, goller attım ve St. Pauli'ye gittim.
St. Pauli'ye gittiğinde kaç yaşındaydın?
10 yaşındaydım. Daha önce Vatangücü'nde oynuyordum. St. Pauli beni istedi. Ben de "Eğer babam da gelirse olur" diye şart koştum. Onlar da bunu kabul etti ve babamla birlikte St. Pauli'ye gittim. Babam 1 yıl St. Paulie'de antrenörlüğümü yaptı. Futbola başladığın günden beri forvet oyuncusu musun yok daha sonra mı bu bölgede görev almaya başladın? Ben her yerde oynadım. Kalecilik de yaptım, defansta, orta sahada da oynadım. Ama forvet oynamayı ve gol atmayı çok sevdim. Her bölgede oynamış bir oyuncu olarak, sence bir forvetin diğer bölgelerde oynayan oyunculara göre ayırt edici özelliği nedir? Bence bir forvet oyuncusunun öncelikle gözü olması lâzım. Yani oyunu iyi görebilmeli. Zeki olmalı, oyunu iyi okumalı ve gücünü akıllıca, ekonomik kullanmayı bilmeli. Her yere deli gibi koşmanın bir anlamı olmuyor. Ayrıca hızlı olmalı. Bir forvet oyuncusu için hız çok önemli. Tabii arkadaşlarına yardım etmeli ve onlarla top alışverişi yapmalı. Bir de şut çekebilmeli. Taktik yönüm biraz zayıf Sen bir forvet oyuncusu olarak kendinde hangi yönlerinin eksik ya da iyi olduğunu düşünüyorsun? Benim taktik yönüm biraz zayıf. Bu yönümü geliştirmem gerekiyor. Zaten St. Pauli'deki hocamız bana bu konuda özel olarak yardım ediyor. Sol ayağım, sağa göre pek iyi değil. Onun için de özel olarak çalışıyorum. Biraz da kafa toplarında zayıf olduğumu söyleyebilirim. Ayrıca fiziğimi de geliştirmem lâzım. Kendimde gördüğüm bu eksiklikler için tabii ki antrenmanlardan önce ve sonra ekstra çalışmalar yapıyorum. Ama hızım ve şutlarım fena sayılmaz. Tabii onları da geliştirmem gerektiğini biliyorum. Dünyanın en ilginç kulüplerinden biri olan St. Pauli'de oynuyorsun. St. Pauli, Almanya'nın dışından neredeyse dünyanın her yerinde taraftarı olan, değişik özelliklere sahip bir takım. Bize St. Pauli'yi anlatır mısın? Gerçekten de St. Pauli diğer bütün takımlardan çok farklı. Bir kulüp değil de bir aile gibiyiz. Taraftarlarımız çok önemli. Onlar için bazı şeyler yenmek ve yenilmekten daha önce geliyor. Bize her konuda çok yardım ediyorlar. Mesela dışarı çıktığımız zaman hiç tanımadığımız taraftarlarla oturur bir şeyler içer, sohbet eder, birlikte zaman geçiririz. Bu tarz şeyler orada çok normaldir. Yani takımla taraftar iç içe. Ayrıca St. Pauli'de hiçbir ayrım yok. Orada eğer iyi futbolcuysanız oynarsınız. Alman, Türk veya Afrikalı olmanın herhangi bir farkı bulunmaz. Peki, St. Pauli'nin her sezon başında Küba'da kampa girdiği ve Küba Milli Takımı ile her yıl bir maç yaptığı doğru mu? Öyle bir şey yok. Daha önce Küba'da sezon öncesi hazırlık kampı yapılmış olabilir ama mesela geçen sezon İsviçre'de kamp yaptık. Ama Küba Milli Takımı ile maç yaptığımız doğru. Nasıl diyeyim, onlar bizim beraber çalıştığımız kardeş takımımız. Bizim başkanımız ile Küba'nın başkanı iyi arkadaş. O yüzden takımlar da birbirine destek oluyor ve iyi anlaşıyor.
Fenerbahçeli Deniz Barış ve Beşiktaşlı Uğur İnceman da St. Pauli'den yetişme oyuncular. Onlarla tanışıklığın var mı? Tanışıklığım yok. Onlar hakkında çok şey bilmiyorum ama kulübün kitaplarından St Pauli'de oynadıklarını okumuştum. Ne zamandır St. Pauli A takımında oynuyorsun? 2008 yılında profesyonel sözleşme imzaladım. O zamandan beri de A takımda oynuyorum. İlk maçına ne zaman çıktın? Nasıl bir duyguydu? 2008 yılında ilk maçımı Mainz'e karşı oynadım. Gerçi çok az oynamıştım, sadece 1 dakika. Ama yine de a takım forması ile sahaya çıkmak çok güzel ve heyecan vericiydi. O havayı koklamak benim için güzel bir duyguydu.
Şimdi durum nedir? İlk on birde oynama şansı bulabiliyor musun? Evet. Özellikle son maçlarda direkt oynadım. İlk on birde çıktığım ilk maçımı da ilginç bir tesadüfle yine Mainz'e karşı oynamıştım. Maçı 2-0 kazanmıştık. Ben de oldukça iyi bir performans göstermiştim. Benim için gerçekten çok önemliydi. Hayalim Barcelona Peki, bundan sonrası için kendini St. Pauli'nin neresine koyuyorsun? Oradaki geleceğinle ilgili neler düşüyorsun? Daha yaşım çok genç. Henüz 19 yaşındayım. Öncelikle St. Pauli ile birlikte 2. Lig'den Bundesliga'ya çıkmayı çok istiyorum. Bundesliga'daki maçlara ilk on birde çıkıp St. Pauli ile 2-3 yıl boyunca kendimi göstermek istiyorum. Kendimi kanıtladıktan sonra da her futbolcunun hayalinde olduğu gibi Avrupa'nın büyük takımlarından birinde, mesela Barcelona'da oynamayı isterim. Tabi bunun çok zor bir şey olduğunu ve çok fazla çalışma gerektirdiğini de biliyorum.
U18 Takımı ile 2007 yılında başlayan bir Genç Milli Takım kariyerin var. Genç Milli Takımlara çağrılman ilk nasıl oldu? Seni kim keşfetti? Bir arkadaşımın babası olan Hakkı ağabey ve Hamburg'da Ercan Demir isimli bir ağabeyimiz beni izlemişlerdi. Onların Milli Takım hocaları ile de kontakları vardı sanırım. Denenmek için Türkiye'ye gelmemi sağladılar. Abdullah Ercan yönetimindeki U18 Milli Takımı ile Güneydoğu Avrupa Oyunları'na katıldım. Oradaki ilk maçta, Romanya karşısında ilk defa Milli Takım forması giydim ve o turnuvada şampiyon olduk. Benim için çok büyük bir mutluluktu. İlk defa Türk Milli Takımı forması ile bir turnuvaya katılmış ve kupa kazanmıştım. Ondan sonra sürekli olarak çağırıldın mı?
Yok, hayır. Güneydoğu Avrupa Oyunları'ndan sonra 1 yıl kadar hiç Milli Takım'a davet edilmedim. Sonra Hami Mandıralı beni Riva'daki hazırlık kampına davet etti. İşte o kamptan sonra devamlı Ümit Milli Takım'a gelmeye başladım. Peki aradaki 1 yıllık süreç içerisinde ya da öncesinde Almanya'dan bir teklif aldın mı? Evet aldım. 1 yıl boyunca çağırılmadım zaman içinde Almanya U19 Milli Takımı'ndan çağırıldım ve onlarla birlikte bir kampa katıldım. Sonra Ercan Demir beni aradı ve bana "Belki bir süre Milli Takımlara çağırılmadın ama Türkiye'nin seninle ilgili düşünceleri var. Tekrardan Türkiye'ye çağırılacaksın. Almanya ile bir daha kamplara katılma" dedi. Ben de zaten Türkiye'de oynamak istediğim için beklemeye başladım ve hemen sonrasında da Ümit Milli Takım'a davet edildim.
2011 Avrupa Şampiyonası Elemeleri 2. Grup'ta mücadele eden Ümit Milli Takımımız, senin de gol attığın ilk grup maçında İrlanda Cumhuriyeti'ni 3-0 mağlup etmişti. İkinci maçımızda ise Ermenistan'ı 5-2 yendik. İsviçre, Gürcistan ve Estonya'nın da yer aldığı gruptaki şansımızı nasıl değerlendiriyorsun? Bence ilk maçımızda karşılaştığımız İrlanda Cumhuriyeti en kritik rakiplerimizden birisiydi. O maçta çok iyi ve disiplinli bir oyun ortaya koyarak deplasmanda 3-0 kazandık. Ermenistan maçında da 5-2 gibi çok başarılı bir skor elde ettik. Bizi grupta en fazla zorlayacak takımın ise İsviçre olacağını düşünüyorum.
Kayserispor ile 4 yıllık sözleşme imzaladın. İmza konusunda seni ikna eden ne oldu? Kayserispor ile uzun zamandır menajerim aracığı ile devam eden bir görüşmemiz vardı ve beni ciddi bir şekilde istiyorlardı. Tolunay Kafkas ile birebir görüşmem de imza atmam konusunda oldukça etkili oldu. Ayrıca en önemli tercih sebeplerimden birisi de Kayserispor'da genç oyunculara verilen şans. Tolunay Hoca genç oyunculara oldukça önem veriyor ve bu benim gibi genç oyuncular için çok önemli. Ben de Kayserispor'da forma giyerek Turkcell Süper Ligi önemli bir ligde kendimi geliştirme şansı bulacağım ve daha iyi bir oyuncu olacağım. Transferin esnasında eski kulübün St. Pauli ile problem yaşadın mı? St. Pauli beni pek bırakmak istemedi. Benimle ilgili başka planları vardı ancak ben Kayserispor'a gelme konusunda ısrarcı olunca onlar da yardımcı oldu. Önümüzdeki sezon Kayserispor ile Turkcell Süper Lig'de mücadele edeceksin. İlk sezonundaki hedefin nedir? Sezon sonunda hangi noktada olmak senin için başarı sayılabilir? Ailemin yanından ilk defa ayrılacağım. İlk başlarda belki biraz uyum sorunu olabilir ama o süreyi kısaltmak için elimden geleni yapacağım. St. Pauli'de olduğu gibi Kayserispor'daki hedefim de takımımın oynadığı her maçta sahaya ilk on birde çıkmak ve elimden gelenin en iyisini yaparak takıma faydalı olmak.
Ömer Şişmanoğlu futbol dışında kalan zamanlarında neler yapar? Dans etmeyi çok seviyorum. Hip-hop yapıyorum. Arkadaşlarımla fırsat bulduğumuzda basketbol sahasında olsun, başka yerlerde olsun dans ediyorum. Ayrıca sinema da çok hoşuma gidiyor. Arkadaşlarımla sinemaya gitmek, onlarla gezmek, eğlenmekten çok zevk alıyorum. Ayrıca yüzmeyi, masa tenisi oynamayı seviyorum. Kardeşlerimle yüzüyor, babamla masa tenisi oynuyorum.
Kaynak: TFF
Facebook Yorumları