Elbette futbolda; bilhassa Alman teknik adamlar öncülüğünde topa yakın bölgede daha fazla sayıda oyuncunun olduğu, üçüncü bölgede presin arttığı, kaybedilen topun çabuk kazanılmasına yönelik anlayışların geliştirildiği yeni konseptler öne çıkıyor. Ancak futbolun algısını değiştirmeye, bir bilim dalıymış gibi hareket etmeye de gerek yok. Jorge Jesus da yakın zamanda futbolun bir bilim olmadığını vurguladı. Yeni kuşak teknik adamların en büyük açmazı da bu. Özellikle futbolculuğu sönük geçmiş, belirli bir kapasiteyi geçememiş pek çok teknik adamın, teknik direktörlükte adeta bir “Einstein” mış gibi, herşeye fazlaca değer atfettiklerini de görüyoruz. (Bu sözüm elbette Çağdaş Atan’a değil) Bugün yeni kuşak teknik direktörlerin esasen çok da beğenmediği Fatih Terim, bugün modern futbol denilen uygulamaların en güzel örneklerini 1996-2000 arasında Galatasaray’da defalarca vermişti. Zaman zaman adam adama, çoğunlukla iyi alan kapatmaya dayalı ve ön alanda prese dayalı, topun hakimiyetini çabuk sağlamaya dönük baskılı oyun, defanstaki dörtlünün sağ ve sol bekinin de hücuma yönelik olmasıyla hücumda 2-4-4 tarzı bir dizilişle oynatılan bir sistem vardı. Genç kuşak teknik direktörlerden benim en umutlu olduğum Nuri Şahin de geçenlerde bir röportajında Fatih Terim’in önemli hamleler yapan bir teknik adam olduğunu, bu kadar başarıları sadece motivasyon ile açıklamanın mümkün olmadığını haklı olarak belirtti.
Bu nedenle Amerikayı yeniden keşfetmiş havalarına girmeksizin, futbolun basitliğini, sadeliğini ve önemli olanın oyun anlayışı, futbolcuların oyun zekaları olduğu gerçeğini kaçırmadan hareket etmek şart.
Kayserispor, Fenerbahçe maçına öncelikle kafa olarak çok hazırlanamamış, ya aşırı motivasyon ya da konsantrasyon eksiği buna sebep olur. Biraz korkak başladılar maça. Ben öyle herkes gibi “şutumuz yok, ilk şut 72. Dakikada vs.” onlara girmeksizin söylemek istiyorum. Oyuncular daha kendine güvenli olmalıydı. Çağdaş Hoca’nın maçtan sonraki “biraz da bize yazar”, “biz rakibin üçlü oynayacağını göre hazırlandık” tarzı söylemlerini de gereksiz buldum. Öbürleri kime yazıyor ya da ne yazıyor Allah aşkına? Bu seviyedeki kişilerin Türkçeyi daha düzgün kullanmaya özen göstermesi gerekir. İkincisi de maçtan önce onbirleri öğreniyorsun. Rakibin onbirinden az çok nasıl oynayacağının analizini yapabilirsin. Olmadı maçın ilk beş dakikası sonrası ufak rötuşlar yaparsın. Düz mantık ile hareket etmeye, kendinden çok rakibe konsantre olmaya da gerek yok. Uğur Meleke de bu soruna temas etmiş ve Guardiola’nın “aşırı düşünme (over-thinking)” kavramı ile bunu hatırlatmış. Rakibi iyi analiz etmek, rakibe göre, karşı oyuna göre oyun güncellemek elbette önemli. Ancak senin takımının bir oyun anlayışı olmalı, bunu da korkmadan ufak oynamalarla sahaya yansıtmaya çalışmalı.
Fenerbahçe’de Jorge Jesus’un performansı beni şaşırtıyor. Gerçekten iyi bir teknik direktör olduğunu gösteriyor. Oyuncu rotasyonundan hiç korkmuyor. Fenerbahçeli spor yazarları genel olarak takımın bir onbiri olmadığından dert yanıyor ancak bu kadar kaliteli oyuncunun olduğu bir takımda klasik bir onbir oluşturmak zaten çok zor. Fenerbahçe’nin klasik bir 9 numarası yoktu ancak Kayserispor karşısında başarılı bir 3-5-2 uygulamasının örneğini verdiler. Tek aksayan hazır olmayan Alioski idi. Forvette Gambialı bir baba ile Norveçli bir anneden olma Norveç Milli Takımının da önemli oyuncularından Joshua King ile Brezilya asıllı Joao Pedro arkalarında İrfan Can-Crespo ve defansın önünde William Arao, sağda Ferdi solda Alioski, defanstta da Brezilyalı Gustavo Henrique, Luan Peres çift stoper en geride Atilla Szalai ile gayet iyi bir takım kimyası oluşturmuştu. Defansta oyuncularının en kısası 1.90’dı. Forvetteki klasik forvet olmayan Joshua King de 1.87, yanındaki Pedro da 1.84 boyunda. Fenerbahçe takım olarak gayet iri bir takımdı. Orta sahada Crespo’yu çok beğeniyorum ben. Oyunun her alanında etkili oluyor. Kayserispor maçında da sahanın en iyilerindendi.
Kayserispor kalabalık Fenerbahçe orta sahası içinde kayboldu. Ramazan sağ bek orijinli bir oyuncu. Çabuk dripling yapabilen bir oyuncu. Ancak ondan bir zorunlu durumlar hariç bir orta saha oluşturmaya çalışmak anlamsız. Thiam zaman zaman forvette tekli olarak denenmeli. Bu maçta da Thiam ileride tek bırakılıp arkasında kalabalık bir orta saha olarak sağda Ramazan, solda Gökhan Sazdağı ve ortada Ackah, Campanharo ve Kemen (Mensah) ile oynanabilirdi. Nitekim Ackah oyuna girdikten sonra gayet başarılı oynadı. Ackah varken, Ramazan’ın orta alanında oynatılması yanlış. Kayserispor’un ayrıca kanat aksiyonlarının olmaması da takımı nisbeten etkisiz kıldı. Ancak maçı ön yargısız izlediğimizde esasen o kadar da etkisiz bir oyunumuz olmadığı görülecektir. 39. Dakikada ofsayt diye verilmeyen bir penaltı var. En azından VAR’a gidilebilirdi. Yine 2. Yarıda Kaleci Altay’ın inanılmaz çıkarttığı bir pozisyon var. Neticede Fenerbahçe Kayserispor’un doğrudan rakibi pozisyonunda değil. Bu kayıp çok önemli olmayacak. Ama Çağdaş Atan’ın özeleştiri yaparak sayılara takılı kalmadan, belirli bir oyun anlayışının peşinde olması şart. Fenerbahçe’nin çok adamla Kayserispor defansına baskı yaptığı anlarda Kayserispor’un da o bölgede yoğunlaşmasına gerek yoktu. İleri doğru çıkarak oyunu kanatlara yayması gerekirdi. Yine topun olduğu bölgede şok baskı ile kapacağı toplarla da Ferdi ve Alioski’nin arkasına atacağı toplarla gol araması gerekirdi. Fenerbahçe’nin defansı iri ancak ağır oyunculardan kurulu. Gökhan Sazdağı bu sistemde başarılı olabilirdi. Yine çabuk Mane tercihi olabilirdi. Bu maçta Kolovetsios da çok önemli hatalar yaptı. Fenerbahçe’nin ilk golünde yanlış bir çıkış yaptı ve arkayı boşalttılar. Carole da etkisiz oynuyor. Hayrullah Erkip ve Nurettin’den zaman zaman o bölgede faydalanılmaya çalışmalı diye düşünüyorum.
Çağdaş Atan’ın maçtan önce söylediği gibi Jorge Jesus gibi efsane hocalardan faydalanmak şart.
Dr. Selim Dündar
Facebook Yorumları